Sinir Ağı, Bilmek ve İnanmak üzerine

 bilmek, 

bir şeyin/lerin doğrusunu bilmek,

sadece bir şeyi/leri bilmek,...


insan zihni diyerek başlanıyor! ancak sinir ağlarının yapısı gereği sorulması gereken bana göre;


Bir sinir ağı bilmek için ne yapar?


 1 - bir girdi/ler grubundan oluşan katman,

 2 - girdilerden sonra her bir girdinin ağırlığını ölçen bir grup katman/lar,

 3 - sonrasında çıktı/lar grubu.


örnek bir süreç olarak;

 1 - girdiler için, örneğin 2 boyutlu bir veri (değil de herkesin bildiği şeylerden yola çıkalım);

elma ve armutlardan oluşan görsellerin olduğu bir veri (data,info) havuzumuz olsun,

hangileri elma hangileri armut bunlar tanımlanmışlar.


 2 - sonrasında elmaları girdi katmanına "elma" etiketi ile girelim,

ağırlık değerlerinin oluştuğu katmanda herbir elma resmi için bir ağırlık puanı oluşur,

benzerlerini de armutlar için yapalım,


 3 - ağırlık katmanlarından 2 seçeneği olan çıktı katmanına bu değerleri gönderelim.


ve artık sinir ağımızın bir "knowledge"ı (hafızası) oluştu ve artık biliyor (know)!

burada "ağırlıklarımız" girdideki görsele ait bir "bias" oluşturur!


anahtar kelimelerimize bakalım 

(sözlük yada felsefi anlamlarına girmiyorum, gerek yok, ki pratik gerçekliğe baktığınızda buna yakın şeylerdir);


bias: önyargı!

data: info, information, veri, bilgi: deneyimlenmesinden bağımsız olarak var olabilecek-olamayacak, olan, hayal, gerçek, her şey.

knowledge: deneyim, gözlem, ölçüm vb eylemlerin sonucunda elde ettiğimiz kazanım.

know: bilmek, datanın knowledge olmuş halinin toplamı.

çıktı: bildiğiniz gibi...


çıktıyı da tekrar girdi katmanımıza yoladığımızı düşünelim ve her elma-armut tahminimizden sonra ağırlık puanlarımız değişime uğrar ve bias daha bir katı hale gelir....

ve bu bir "iman" noktasına varabilir.


şimdi inanç kelimesi nedir ona bir bakalım;

TDK. Bilim Ve Sanat Terimleri Sözlüğü:

1. Kararlı ve güçlü yargı, (önkabul).

2. Doğruluğuna ilişkin yeterli bilgi olmadan bir önermenin doğruluğunu ve gerçekliğini benimseyici yahut reddedici (öntavır).


genel olarak hayattan bir örnek verelim;

"ben bir sandalyede oturuyorum" cümlesinin ifade ettiği "gerçeği" ben biliyorum ancak siz bilmiyorsunuz/bilemezsiniz!

peki siz ne yaparsınız: inanırsınız yada inanmazsınız ve bu durum "bilmiyor" oluşunuzu değiştirmez. yani "bilmiyorum" demeli!


yukarıdaki elma-armut örneğinde olduğu gibi ancak çok daha büyük sinir ağları çok daha kompleks olmakla birlikte "eşzamanlı" çıktıların ve girdilerin sonuçlarına ait "bias"lar göreceli ve taraflı olmaya meğilli olmasına rağmen "nesnel" bir veri havuzu ile oldukça doğru çıktılar verebilir.


buradaki anahtar kelimemiz "nesnel" bilgi (data).



hepimiz etrafımızı kendimize ait göreceli "bias"lar ile algılarız (girdiler), ve göreceli çıktılara sahibizdir.

sinir ağının bir bölümü yukarıdaki elma-armut örneği gibi diğer girdi-çıktıları da bir girdi-çıktı olarak yorumlar ve bir nevi öznellik ortaya çıkarır!


sonuç olarak öznel ve göreceli olmasına rağmen ortak "bias" oluşumuna sahip olmamızı sağlayan önemli girdiler vardır,

örneğin bir masa etrafında oturan 3 kişi de önlerinde bir masa olduğu konusunda ortak bir knowledge'a sahiptir.

işte buna gerçeklik diyebiliriz.


bir hipotezin-önermenin doğru-yanlış olduğu eğer biliniyor ise o artık bir gerçektir.

bilinmiyor yada bilinemiyor ise o yalnızca bir önermedir-hipotezdir.


öznel olarak "girdi"leriniz, sizinin gerçeğe ne kadar yaklaşabileceğinizi-uzaklaşabileceğinizi belirler.


mesela şöyle bir verimiz var:

1+1=4

2+3=7

9+1=0

6+2=3

...

bu yanlış veriler içinde dahi bir desen(kolerasyon) bulunabilir, ve bu veriler ile sinir ağımızın knowledge'ı sizce nasıl olur?


çevremizi saran ortak girdileri oluşturan gerçekliğe ait veriye, her özne bi "bakar" göreceli de olsa bilebildiğimiz en doğru/gerçek veri (data) işte bu "gerçekliktir"!


hali hazırda bilinememiş ve belkide bilinemeyen "data"lara knowledge penceresinden bakmak

ve böyle bakmaya devam etmek çok zorlama bir durum ancak günümüze kadar bu zorlamalar ile gelmiş görünüyoruz :)


ancak günümüzde bu durumun daha iyi bir yönde değiştiğini söyleyebiliriz, en azından artık "kanıtlarımız" daha "nesnel" olabiliyor!


tabii ki bu "kanıtlar" 2+2=4 olsa da yukarıdaki veri setini(6+2=3) "kullananlarımız" için pek bir anlam ifade etmiyor! iman mı dediniz?


aradaki fark işte bu kadar öznel.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hiçlikten oluşa, "olmayan"'ın oluşları

Hiçliğin Nöral Ağı